Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği (SÜSBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, AGRO TV'de canlı yayınlanan Günaydın programının konuğu oldu.
Program Sunucusu - Gazeteci Pınar Çıtak Koygun'un sorularını yanıtlayan Akcan, 2022 yılının ilk 8 ayında tohum ihracatının 135 milyon dolar, ithalatın ise 130 milyon dolar olduğunu, tohumda ilk kez ihracatın ithalatı geçtiğini söyledi.
TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan, ''Biz yıllardır Türk tohumculuk sektörü büyüyor, ihracatımız artıyor, ithalata mahkûm değiliz, sadece tüketici taleplerinden kaynaklanan ticaret gereği ithalat yapıyoruz diyorduk. Buna inandıramadığımız kesimler vardı. İşte şimdi ihracat ithalatı geçti.
Fidanda ve süs bitkilerinde zaten ihracatımız ithalatımızdan fazlaydı. Fidanda %415, süs bitkilerinde %300 dış ticaret fazlamız vardı. Tohumda çok az bir açık kalmıştı. Şimdi onu da kapattık.'' ifadelerini kullandı.
Akcan, '' Biz kamuoyuna cumhuriyetimizin 100.yılında tohum ihracatını, ithalatın üstüne çıkaracağımızın sözünü vermiştik. Çok mutlu ve gururluyuz ki, bir yıl önceden bu sözümüzü yerine getirdik. Millî tohumlarımızın çiftçilerimiz tarafından daha çok kullanılması için çalışıyoruz ve üreticimizden de bu konuda destek bekliyoruz.'' dedi.
Türkiye'nin tohumculuk sektöründeki jeopolitik avantajlarına da değinen Akcan, '' Tek yapmamız gereken çiftçimizin üretmeye devam etmesini hatta daha çok üretmesini sağlamak. Gerek girdi maliyetlerini destekleyerek gerekse verimliliği artıran teknoloji, ürün ve uygulamaları çiftçimizin hizmetine sunarak bunu başarmalıyız. Türk çiftçisi üretimden çekilirse sadece Türkiye değil, Avrupa, Türk cumhuriyetleri ve Körfez ülkeleri de bunun sıkıntısını çeker. Üreticimize, çiftçimize, toprağımıza, tohumumuza gözümüz gibi bakmamız lazım.'' dedi.
Sertifikalı tohum kullanımının önemi ve gerekliliğine de vurgu yapan Akcan özetle; '' Sertifika tohumun kimlik kartıdır. Tohumun veriminin, kalitesinin devlet tarafından onaylanmış garantisidir. Üreticimiz hasat zamanı hüsrana uğramak istemiyorsa, daha çok verim almak, kaliteli ürün hasat edip, daha çok kazanmak istiyorsa sertifikalı tohum kullanmalıdır.'' dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığının tohumculuk sektörüne gösterdiği pozitif ayrımcılığın ve verdiği desteklerin özel sektörün yakaladığı başarının itici gücü olduğunu kaydeden Akcan, sertifikalı tohum desteklerinin artışından memnuniyet duyduklarını ancak sertifikalı tohum ile ürün arasındaki farkın devlet desteği ile tamamen kapatılması gerektiği söyledi.
Sorular üzerine ata tohumu, hibrit tohum ve GDO tartışmalarına da değinen Akcan'ın bu konuda verdiği mesajlar ise kısaca şöyle oldu; ''Emperyalist güçlerin hizmetinde olan bir zümre var. Yerli ve millî üretimi baltalamak için, halkımızın millî üretim değerlerine olan güvenini sarsmak için çalışıyorlar.
Bitki ıslahçılarımız yeni ve daha verimli çeşitleri geliştirmek için ilkel tohumları, popüler ifadeyle ata tohumlarını kullanırlar. Bu nedenle yüzyıllardır bu topraklarda olan ata tohumları bizim için vazgeçilmezdir. Biz azalan tarım alanları ve artan nüfusa karşılık verimliliği artırmak zorundayız. Hibritleme ile biz bunu yapıyoruz. GDO ile hibritin hiç bir ilgisi yok. Hibrit ile tohumun genetiği ile oynanmıyor. Doğanın binlerce yıldır yaptığını, bitki ıslahçısı arkadaşlarımız kontrollü ortamda yapıyor. Ayrıca domates, biber, mısır, patates gibi ürünlerde de ‘Ata tohumu var’ deniliyor. Bu topraklarda 150-200 yıllık geçmişi olan bu ürünlerin ata tohumu olmaz.
Hibrit tohumlarla üretilen ürünlerin sağlık riski taşıdığına ilişkin hiç bir bilimsel veri yok. Kaldı ki, bu ülkenin çiftçisi de kendi ürettiği bu ürünleri tüketiyor. Sağlığa zararlı bir tarımsal ürünü kendi çocuğuna yedirir mi? Yanlış söylemler, algılar, paylaşımlar bizi kendi üreticimize, millî değerlerimize küstürüyor, yabancılaştırıyor.''
***
Programın ikinci bölümü süs bitkileri sektörüne ayrıldı.
Akcan, bu bölümde ise sorulara özetle şu yanıtları verdi:
''Süs bitkileri sektörü 2018 yılından beri dış ticaret fazlası veriyor. 2021 yılında dış ticaret fazlamız %255'lik bir oranla 80 milyon dolar oldu.
2022 yılının ilk 7 ayında ise 76 milyon dolar ihracata karşılık 27 milyon dolar ithalat yapmışız.
Küresel ısınmanın olumsuz etkilerini en aza indirmek için süs bitkileri sektörünün ürünlerine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu iki gerçeğe rağmen, hem tarım hem de tohumculuk sektörü içinde KDV'si %18 olan tek sektör ne yazık ki biziz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı önceden ithalatımız yüksek olduğu için KDV'yi düşürmüyordu. Biz de bunu haklı buluyorduk. Ama son 5 yıldır ihracatçı bir sektörüz. Bakanlığın haklı gerekçesi ortadan kalkmış oldu.
%18 KDV demek, benim toprağa ekeceğim 100 bitkinin 18'ini ekememem demek. Ayrıca teknik olarak üretim periyodundan dolayı %18'lik KDV yükünü 7-8 yıl üstlenmek zorunda kalıyoruz. Bu yükü sırtlayacak finansal güç özellikle bu dönemde üreticimizde yok ne yazık ki.
Ayrıca KDV oranının yüksek oluşu faturasız, kayıt dışı satışları artırıyor. Devletimiz yüksek KDV alayım derken, Gelir Vergisi'nden kayıp yaşıyor. KDV %8'e indirilirse, kayıt dışı satış azalır, süs bitkileri sektörü büyüme hızını daha da artırır.
Süs bitkileri sektöründe rakip olduğumuz Avrupa ülkeleri başta enerji olmak üzere artan maliyetler nedeniyle üretimi azalttı. Biz bu boşluğu dolduralım, bu fırsatı değerlendirelim istiyoruz. Bugün pırlantadan KDV almıyorsanız, süs bitkilerinden %18 KDV almamanız gerekir. Pandemi döneminde Sayın Cumhurbaşkanımız KDV oranımızı %8'e düşürmüştü. Az önce söylediğim gibi hemen karşılığı verdik, ihracatı ithalatın 3 katına çıkardık. Şimdi %8'lik KDV'nin kalıcı olmasını istiyoruz.
Ülkemizin içinde bulunduğu koşulları biliyoruz ancak tarım sektörünün tamamında olduğu gibi süs bitkileri sektörünün de daha uygun koşullarda finansal desteğe ihtiyacı olduğunu da belirtmek isterim.
Süs bitkilileri sektörü yıllardır daha çok üretmek için yer talep ediyor. Bu konuda söz veriliyor ama verilen sözler tutulmuyor. Birim alandan en çok katma değer sağlayan, kalitede dünya standartlarının üzerinde üretim yapan, yıl boyunca yüksek istihdam yaratan bir sektör, üretim alanı talep ediyor, verilmiyor. Anlamak mümkün değil.’’
18 Ekim 2022 / İstanbul
Programı izlemek için tıklayınız.