TÜRKTOB VE SÜSBİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI SAVAŞ AKCAN BLOOMBERG HT'DE 30 DAKİKA PROGRAMINA KONUK OLDU



Başkan Akcan programda; Yerli ve millî tohum üretimi, Türkiye'nin bitkisel üretim politikaları, tohum ve süs bitkisi ihracatı, devlet destekleri, girdi maliyetleri konularında açıklamalar yaptı.

"Türk tohumculuğu şu anda belki hedeflerimizin en üst seviyesinde değil ama tohumculuk sektörü olarak üreticilerimizin, tüketicilerimizin taleplerini karşılayacak, kendimizi yetecek noktadayız." diyerek söze başlayan Başkan Akcan, 2022 verilerine göre 236 milyon dolarlık ihracat, 165 milyon dolarlık ithalat yapıldığını ve bu durumun ihracatın ithalatı geçtiğini ve Türk tohumlarının dünya pazarlarına ulaştırıldığını gösterdiğini vurguladı.

İhracat verilerinin teknoloji ve çeşitlilik başlıklarında başarılı olunduğunun göstergesi olduğunu belirten Başkan Akcan, "Bazı yayınlarda, sosyal medyada Türk tohumculuğunun dışa bağımlı olduğu dedikodusunun yalan olduğunu ihracat verileriyle bir kez daha gösterdik." dedi.

Bu topraklarda üretilen tohumların tamamının yerli tohum olduğunu, ıslahçısı Türk olan, ıslah hakları Türkiye'ye ait olan tohumların millî tohum olduğunu hatırlatarak sözlerine devam eden Başkan Akcan, "Hedefimiz millî tohumculuğu ön plana çıkarmak. Hedeflediğimiz verimliliğe ulaşmak,  pazar payımızı artırmak için biraz zamana ihtiyacımız var. %93 seviyesinde millî tohumla çiftçilerimize hizmet veriyoruz. Bazı ürün gruplarının oluşturduğu geriye kalan %7'lik kısmı da 5 yıla kadar kapatmak için ilerliyoruz." diye konuştu.

İthalat yapmanın ticari bir konu olduğunu, tüketicinin taleplerinin üreticiyi yönlendirdiğini ifade eden Başkan Akcan, "Tüketici eğer sarı domates talep ederse üretici de hangi ülkede sarı domates tohumu, ürün varsa oradan ithal etmek durumunda kalıyor. Bu noktada tüketicilerimizden, vatandaşlarımızdan millî çeşitlerimizden elde edilen ürünleri talep etmelerini rica ediyoruz. Her ne kadar serbest piyasa koşullarında insanlar istediği ürünü tüketme hakkına sahip olsa da tüketicilerimizin millî çeşitlerimizden elde edilen ürünleri tercih etmesi, çiftçimizin millî tohumları kullanması ithalat oranımızı düşürecektir." şeklinde konuştu.

Tohumculuk sektörünün global pazara entegre olduğunu, bu durumda da 85 ülkeye tohum ihraç ederken, yine bu ülkelerden ticaret yapma amacıyla tohum alındığını sözlerine ekleyen Başkan Akcan, ticarete yön veren etkenlerin tüketici tercihi ve ürün verimliliği olduğunu kaydetti.

Diğer ülkelerle tohum ticareti, alışverişi yapıldığı için ithalatın %0'a düşmeyeceğinin bir gerçek olduğunu ifade eden Başkan Akcan, her geçen gün ihracatın ithalatın üzerine çıktığını söyleyerek bu noktada Türk tohumculuğunu başarılı bulduğunu belirtti.

 

Tarımın her alanında girdi maliyetlerinin yükseldiğini anımsatarak sözlerine devam eden Başkan Akcan, enerji, işçilik, akaryakıt, zirai ilaç gibi kalemlerin yüksek maliyetli olduğu bu durumda devlet sübvansiyonlarının çok önemli olduğunun altını çizdi.

Başkan Akcan, "Bu subvansiyonlar olmaz ise Türk tarımının dünya pazarıyla rekabet etme şansı maalesef istenilen noktada olmayacaktır. Sonuçta Türk çiftçisinin girdi maliyetlerine, döviz kuruna müdahale etme şansı yok. Bu konular tamamen devlet politikası ile alakalı. Dolayısıyla bu hususta biz eğer gıda enflasyonu yaşamadan vatandaşımıza sağlıklı ve ucuz ürün sunmak istiyorsak tarımdaki desteklemelerin artarak güncellenmesi ve üreticiye ulaştırılması gerekiyor.

Türkiye krize girer mi, kıtlık olur mu, gıda krizi yaşanır mı? diye sorular akla gelebilir ama Türkiye gıda krizi yaşamaz. Tarladan bir ürün çıkar ama tüketici bu ürüne ulaşamaz ise, tüketici bunu alabilecek maddi geliri elde edemez ise bu da bir kıtlıktır. Ürünün pazarda, rafta olmasına rağmen çiftçi, tüketici bu ürünlere maddi olarak ulaşamıyor ise bu da kıtlık anlamına gelir.

Bütün gelişmiş ülkeler tarımı sübvanse ediyor.  Yani tarım her zaman desteklenmesi gereken bir alan." dedi.

 

"Süs bitkileri sektörü  1980'lerde gelişmeye başlamış bir sektör. Aslına bakarsanız; nüfusun artmasıyla, kentleşmeyle doğal yapısı kaybolan çevrenin; insan gücüyle, bizim yetiştirdiğimiz bitkilerle tekrar eski hüviyetine kavuşturulma çabasıdır süs bitkiciliği." diyerek süs bitkileri sektörüne de değinen Başkan Akcan,  kent ormancılığının önemli bir bölümünün süs bitkileri sektörü olduğunu belirtti. Başkan Akcan, süs bitkisi isminden sadece süs için yetiştirilen bitkilerin anlaşılmaması gerektiğini, süs bitkiciliğinin; doğayı tekrar eski hâline yaklaştırma, çevremizi yaşanabilir duruma getirme ve yeşillendirme çabası olarak görülmesinin doğru olacağını vurguladı.

Başkan Akcan, "Herkesin dilinde iklim krizi, küresel ısınma var. Küresel ısınma ve iklim krizinin müsebbibi kentleşme, sanayileşme. Ve bununla mücadele edecek yegane unsur da bizim yetiştirdiğimiz bitkiler, ağaçlar ve doğayı tekrar eski havasına kazandıracak çabalar. Ve bu pandemi sürecinde Avrupa'daki  sınırların kapatılması, Afrika'dan Avrupa'ya iş gücünün gidememesi ve Avrupa çiftçisinin yaş ortalamasının çok yüksek olması, Rusya-Ukrayna savaşıyla da enerji fiyatlarındaki muazzam artış Avrupa'da üretim yapmayı çok pahalı ve çok zor hâle getirdi. Avrupa'nın en yakın lojistik merkezi olarak, iklim, toprak yapısı ile bu üretim şekline hazır olan Türkiye, bu fırsatı çok güzel kullandı ve Avrupa'dan boşalan alanı Türkiye hızlıca kaptı ve bugün Avrupa'ya, Körfez ülkelerine ve Türki Cumhuriyetler'e süs bitkisi ihraç etmeye başladı.

Türkiye'de binden fazla süs bitkisi çeşidi üretiliyor. Bunlar hem iç hem de dış pazarda satılıyor. 2022 verilerinde 120 milyon dolarlık süs bitkisi ihracatı, 46 milyon dolarlık süs bitkisi ithalatı söz konusu. Yani ihracatımız, ithalatımızın neredeyse 3 katı. 2018'de ithalatımız daha fazlaydı. Dolayısıyla bu 5 yılda geldiğimiz nokta bizim için başarılı.

Süs bitkilerinin bu başarısını tamamen özel sektörün sağladığının altını çizmek istiyorum. Devletin süs bitkisi üretimine, tarımın içerisindeki bir bitkisel üretim mantığıyla yaklaşmadığını maalesef üzülerek söylemek istiyorum. Bugün süs bitkileri sektörünün KDV oranı %20. Yani biz küresel ısınmayla mücadele edeceğimiz bir iş kolunda %20 KDV ile çalışıyoruz. Dikeceğimiz her 6 ağacın bir tanesini dikmeyip devlete para olarak ödüyoruz. Bizim açımızdan bu durum  açıkçası çok anlaşılır ve kabul edilebilir değil. Bitkisel üretim içerisinde şu anda KDV'si %8'in üzerinde olan başka bir üretim kolu yok. Şu anda Süs bitkilerinde bizim en büyük sıkıntımız KDV'nin %20 olması." şeklinde konuştu

Süs bitkileri ürünleri ihracatında en büyük etkenin lojistik olduğunu aktaran Başkan Akcan, tırlarla naklettikleri için ürünlerin en fazla 13-14 günlük mesafeye gönderilebildiğini, dolayısıyla Özbekistan'a, Türkmenistan'a, Kazakistan'a, Körfez ülkelerine, Avrupa'ya Rusya'ya kadar ürün gönderebilme ve o ülke pazarlarına girme imkânı olduğunu kaydetti.

Lojistik olarak ulaşılabilen her ülkeye ürün satmak için 57 bin dekar alanda üretim yapan süs bitkileri sektörünün yaklaşık 500 bin kişilik iş gücü olduğunu belirten Başkan Akcan, "Her ne kadar zorlu bir süreçten geçsek de süs bitkileri sektörü, var olan üretim maliyetleri altında kendine yol çizip bir planlama yapıp tekrar pazarlara yönelmek için çabalıyor.

Hem iç hem de dış pazarda süs bitkilerine çok büyük talep var. Bunu karşılamak zorundayız. 2022'de 120 milyon dolar olan ihracatımızı 2030'a kadar 500 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz.

Tarımda 60 milyar dolarlık ihracat yapan yüz ölçümü Konya kadar olan Hollanda'dan övgüyle bahsedilir. Benim baktığım yerden Türkiye bu noktaya gelmeye çok uzak değil. Süs bitkileri sektörü de bu başarıya ulaşmak için üzerine düşenleri yapmaya hazır. Süs bitkileri sektörü  devletten direkt destek alamasa bile en azından devletin sektörü sekunder baskılardan kurtarması talibimiz."
dedi.

14.09.2023


Benzer İçerikler