TÜRKTOB BAŞKANI HACI ÖMER GÜLER GROWTECH 2023'TE AGRO TV'YE KONUK OLDU

Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer Güler, 22-25 Kasım 2023 tarihlerinde Antalya'da 22'ncisi düzenlenen Growtech 2023 Tarım Fuarı’nda Agro TV ekranlarında Galip Umut Özdil'in hazırlayıp sunduğu Fuar Özel programına konuk oldu.

"5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ile tohumculuk, özellikle özel sektörün sürece dinamik bir şekilde dâhil edilmesiyle gelişmiştir." diyerek söze başlayan TÜRKTOB Başkanı Güler programda; Bitkisel üretimin önemini gördük ve görüyoruz. Dolayısıyla bitkisel üretime önem vermek, tüm ülkeler için olduğu gibi bizim için de zorunluluktur.

Ülkemizde tarımın gelişmesinin ana unsuru tohumdur. Verimli, kaliteli çeşitler üretip ıslah etmediğiniz sürece gıda güvenliği konusunda hep sıkıntı yaşarsınız. Biz 2006 yılından itibaren sürece özel sektörümüzü de dâhil ederek tohumculukta kendi yeterliliğini karşılamanın yanında 386 milyon dolarlık ihracat rakamıyla net ihracatçı ülke konumuna gelmeyi başardık. Bugün %173 dış ticaret fazlası veriyoruz.

Türkiye'nin tohumculukta dışa bağımlı olduğu yalanını söyleyenlerin iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. İyi niyetliysek bitkisel üretimde yakalanan bir başarının takdir edilmesi, eksikliklerimizin ifade edilmesi ve geleceğe dair de stratejilerimizin oluşturulmasına katkı sunulması gerekiyor.     

Sektör olarak gelişmeye en çok ihtiyaç duyduğumuz alan AR-GE'dir. OECD ülkelerinde, AB ve başka gelişmiş ülkelerde AR-GE'ye ayrılan pay %2 ve üzerindeyken bizim AR-GE'ye ayrılan payımız GSMH'nın %1'i kadar. AR-GE; zaman, emek, finans, personel, sabır gerektiren bir süreç. AR-GE, inovasyon çalışmaları için sadece özel sektörün bütçesi yeterli olmaz. AR-GE'nin devletimiz, meslek kuruluşları, TÜRKTOB, TÜBİTAK, KOSGEB gibi kurumlar tarafından desteklenmesi büyük önem taşıyor. AR-GE ve inovasyonda ilerleyemezseniz küresel iklim krizinin gündemde olduğu bu süreçte kuraklığa, olumsuz hava koşullarına ve susuzluğa dayanıklı, verimli, kaliteli ürün yetiştiremezsiniz ve diğer ülkelerle rekabet edemezsiniz. Ülkenizin gıda güvenliğini riske atamazsınız. Ülke olarak iyi bir planlamayla, iyi bir stratejiyle AR-GE'ye zaman ve para ayırmak durumundayız.         

AR-GE'nin öneminin yanısıra artık niceliği değil niteliği konuşmak zorundayız. Tohumluğumuzun, firmalarımızın, ürünlerimizin kalitesini, üreticilerimizin, yetiştiricilerimizin kalitesini, markalaşmayı, ihracatımızın sürekliliğini konuşmamız lazım.

Dünyada finans krizlerinin yaşandığı, çiftçi ürünlerinin inişli çıkışlı olduğu bir dönemde tohum firmalarının serbest piyasa koşullarında belli bir ücret karşılığında piyasaya sundukları sertifikalı tohumlar var. Bu ürünlerin sadece fiyatına göre değil verim ve kalitesine göre tercih edilme sebepleri var. Bazı stratejik ürünlerde bazı firmaların satış fiyatlarını artırdığına bizler de şahit olduk. Serbest piyasaya müdahale etme yetkimiz olmamakla brlikte biz TÜRKTOB olarak bu firmalarla fiyatların düzenlenmesi konusunda toplantılar yaptık.    
TÜRKTOB olarak ana görevlerimizden bazıları piyasayı yönlendirmek, Bakanlığımızın ilgili denetim kurumlarını harekete geçirmektir. TÜRKTOB olarak yüksek sertifikalı tohum fiyatlarına duyarsız değiliz. İlgili taraflarla süreci yönetiyoruz.       

Verimli, kaliteli, yüksek rekolteli bir hasat istiyorsak sertifikalı tohum kullanımı olmazsa olmazımız. Çiftçimizi, toplumumuzu bilinçlendirerek sertifikalı tohum kullanımını artırmalıyız. Sertifikalı tohumun önemine eğitim projelerinde, medyada yer vererek bilinç seviyemizi yükseltmeliyiz. Sertifikalı tohum kullanmak, %25-30 oranında verim artışı demektir. Bilinç seviyesinin artmasıyla sertifikalı tohum kullanımının artacağını düşünüyoruz.

Sertifikalı tohum kullanım desteklerinin artmasını her fırsatta Bakanlığımızdan talep ediyoruz. Sertifikalı tohum ne kadar desteklenirse, çiftçi ne kadar talep ederse o kadar sertifikalı tohum toprakla buluşur ve verim artar.      
       
Yerli ve millî tohumların yaygınlaşması için özel sektör büyük bir çaba içerisinde. Özel sektör, kendi geliştirdiği ürünlerin yaygınlaşarak piyasada iyi bir konumda olması için önemli çalışmalar yürütüyor. Özel sektörün bu süreci AR-GE açısından tek başına yürütmesi çok zor. Özellikle mısır, ayçiçeği, şeker pancarı, pamuk gibi stratejik ürünlerin, %100'e yakın oranda ülke kaynaklarıyla üretemediğimiz, devlet enstitülerinde geliştirilen çeşitlerin özel sektör mantığıyla piyasada tanıtılması, yaygınlaştırılması ve toprakla buluşturulması çok önemli.     

Bir projemiz var. Özellikle stratejik ürünlerde ıslah edilen çeşitlerin önce TÜRKTOB ve alt birlikleri vasıtasıyla sahada tanıtımının yapılması, sahadan gelen taleplerin, geri dönüşlerin toplanması ve bu çeşitlerin özel sektör yoluyla dağıtımının, üretiminin sağlanması bizim açımızdan ülkemiz adına çok iyi olacak.

Yurt içinde belli bir doygunluğa ulaşan piyasalar var. Bazı ekonomik sorunların yaşandığı dönemlerde alternatif olarak ihracat kapısını açık tutmak zorundasınız. Dışarıya açılmanın tek yolu ise rekabet edebilir ürünler ve markalar oluşturmak. Markalaşmayı, kaliteyi sağlamadığınız sürece bir ülkeye bir kez gidebilirsiniz. 132 ülkeye ihracat yapıyoruz. Bizim bu sürekliliği sağlayabilmemiz için kaliteyi artırarak markalaşmamız lazım." şeklinde konuştu.

23 Kasım 2023 / Antalya

 

 

Benzer İçerikler